• İstanbul13 °C
  • Ankara17 °C
Karakter boyutu : 12 Punto 14 Punto 16 Punto 18 Punto
Bir soruyla hayatı değişen gezgin
15 Haziran 2017 Perşembe 19:08

Bir soruyla hayatı değişen gezgin

Nereden bilebilirdi ki sorulan o soru hayatını değiştirecek. İçinizi ısıtacak müthiş bir olay. Evet Kahramanı Fatih Elbaş Ulusal Post okurlarıyla paylaştı..

Sosyal medyada yapmış olduğu paylaşımlar ve gezmiş olduğu yerlerin fotoğraflarıyla dikkat Çeken Fatih Elbaş'a nasıl gezgin olmaya karar verdiğini sorduk. Elbaş samimi bir anlatımla hayatını değiştiren olayı Ulusal Post okurlarıyla paylaştı.

İşte Fatih Elbaş'ın sizler için yazmış olduğu kısa hikayesi..

40 yaşıma girmeye aylar kala, anladım ki, yıllarca çalıştığım reklam sektörüne, şehrin gürültüsüne, trafiğe, suratlardaki mutsuzluğa ve en kötüsü de, insanı her gün yavaş yavaş yok eden karamsarlığa, hep hayalim olan şeye ulaşmak için bir şekilde katlanmışım, bunca yıl...


En sonunda bundan tam 5 ay önce, zamanıdır deyip, istifa edip düştüm yollara...


Anlayacağınız, durum klasik bir işten istifa edip kendini yollara vuran kişi hikayesi aslında...son dönemlerde etrafta bolca böyle hikayeler duyulur olduğundan, sizlere uzun uzun, özlü sözlerle süsleyeceğim bir içsel yolculuk hikayesi anlatmayacağım. Ancak şunu söyleyebilirim; her birey gibi mutlu olmanın yollarını arıyorum ve hayallerimin peşinden koşuyorum. Çünkü mutluluk adına elimden gelen yegane şey bu!


 Dolayısıyla benim hikayemin, en azından bu kısmının diğerlerinden farklı ve enteresan bir tarafı olduğunu düşünmüyorum. Hatta klişe bile sayılabilir ☺ Ancak, yıllarca bir kafesin içinde uçmayı unutan kanatlarımın,  artık beni nasıl özgürce uçurduğunu görebiliyorum. 


Ve biliyorum ki hayal kurmak kadar, hayalini kurduğun şeyi, ne kadar istediğin ve ulaşmak için ne yaptığın da önemli. Etrafımda bana sanki çok ihtiyacım varmış gibi sunulan ve aslında düşündüğümde pek de ihtiyacım olmadığını farkettiğim şeyleri satın almayı bıraktığımda başladı özgürlük...ve istediğim şeyin, inatla arkasında durdukça büyüdü bu özgür olma arzu...

3607_6.jpg


Bundan yıllar önce, bir iş için bir yerlere görüşmeye gittiğimde, karşımdaki kişi bana dünyanın belki de en klasik ve sorulabilecek en berbat sorusunu sormuştu; ''10 yıl sonra kendini nerede hayal ediyorsun?'' Ona istediği, mutlu olacağı cevaplar verebilirdim. Kendimi şirketine adadığım bir pozisyonda, başka hiç bir şey düşünmeden var gücümle onun için çalışacağıma dair binbir tane süslü ve yalan dolu cümle kurabilirdim. Varlığım, varlığınıza armağan olsun diyebilirdim.


 Bu çok kolay olurdu. Verilen cevaptan memnun geniş geniş gerinmesini izlerdim sonra. Ama yapmadım. Gerçekten hayal ettiğim şeyi, içimden geldiği gibi söylemenin daha dürüst bir davranış olacağını düşündüm. Belki de, bu dürüstlüğün karşımdaki kişi tarafından doğru algılanmasını bekledim.

Hayalleri olan ve bunu dürüstçe ifade eden birinin, kendileri için daha iyi bir seçenek olacağının farkında olan kişilerle çalışmak istedim belki de. Ve inatla gerçekte hayal ettiğim ne varsa onu söyledim! Türkiye'de bu çok zordu ve olmadı.

Fazlasıyla uçuk ve isyankar bulunan hayallerim yüzünden işe kabul edilmedim tabi!  Cevabım onları tatmin etmedi ve hayalim onlara fazla delice geldi  anlaşılan

Kim bilir, belki de başka insanlara, dostlara da bu hayalimi söylediğimde, onlar da bıyık altından kıs kıs güldüler bana! Peki 10 yıl sonra nerede olmayı hayal ettiğimi soran kişiye ne dedim dersiniz? "10 yıl sonra kendimi, okyanusun ortasındaki bir adanın yakınında, tüm bu şehir hayatının stresinden, bu berbat trafikten uzakta huzurlu bir şekilde, balinalarla yüzerken hayal ediyorum" dedim. Evet bunu söyleyeli, tam 10 yıl oldu ve o gün bu gündür, yıllar geçtikçe aklımın bir köşesinde hep bu söz yankılanıp durdu...

Bilim ile ilgili şeyler okumak, çocukluğumdan beri hep beni heyecanlandırmıştır. Hala pek çok bilim sayfasını merakla takip ederim. Ancak,sanırım hiç bir zaman, tamamen materyalist birisi olamadım. Bir dönem ilgimi çekse de, bir süre sonra, spiritüel konuların da çoğu zaman egomuzu beslemekten başka bir şeye yaramadığını fark edip, uzun zaman boyunca sadece uzaktan sessizce takip etmeyi tercih ettim. Ancak şimdi, kullandığımız kelimelerin, derinden isteyerek kurduğumuz cümlelerin sihrine, gücüne daha çok inanıyorum. Hayalini kurduğunuz şeyin gerçekleşmesini kuvvetli bir şekilde istediğinizde, ne yapıp edip, onu gerçekleştirmenin bir yolunu buluyorsunuz.

Derinlerde, özgürleşme arzusu üzerine duyduğunuz yoğun istek, ne yapıp edip size, kendinizi akıtacağınız bir yol, bir kanal buluyor. Filipinler'den ayrılmama iki gün kala, hayatımın en unutulmaz deneyimlerinden birisini yaşarken-yıllar içinde kimi zaman unuttuğumu sansam da- bir anda aklımda yine o cümle beliriverdi; Aradan tam 10 yıl geçti ve ben okyanusun tam ortasında bir adadayım, tonlarca ağırlıkta ve metrelerce uzunlukta bir sürü balina köpekbalığı ile yüzüyor ve kendimi aralarında inanılmaz huzurlu hissediyorum...söyleyebileceğim tek bir şey var şu an! Düşüncelerinizin, hayallerinizin ve kelimelerinizin gücüne inanın!... ve gerisini sadece akışa bırakın..

Sosyal medya hesapları : İnstagram : okyanusu_seyretmek

                                                             Facebook : okyanususeyretmek

Bu habere henüz yorum eklenmemiştir.
ÖNE ÇIKANLAR
    Tüm Hakları Saklıdır © 2017 Gidilesi | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
    Haber Yazılımı: CM Bilişim